Tom, Mavi Rus kedisi cinsi, sevilen ve
8 Ocak 2012 Pazar
tweety ve tom&jerry...
Ak saçlı tonton nine Grenny ne bilsin evindeki hayvancıklar arasında meydan savaşı yaşandığını. Ona kalırsa ufacık tefecik sarı tüylü Tweety dünyanın en saf kuşu, koca ağızlı köpecik Hector dünyanın en şirin yaratığı, hain ruhlu Slyvester ise dünyanın en temiz kalpli kedisi. Oysa onların arasında bitmek bilmeyen bir rekabet var.Tweety, Sylvester ve Hector...
Tom, Mavi Rus kedisi cinsi, sevilen vegüvenilir bir ev kedisidir. Jerry, Tom ile aynı evi paylaşan küçük kahverengi bir faredir. Tom öfkeli, alıngan ve bir o kadar da sakar bir kedidir. Tom da en az Jerry kadar zekidir ama çok ağırdır. Jerry ise özgür, kurnaz, fırsatçı ,akıllı bir faredir. Çok enerjik ve zekidir. Tom'dan daha kıvrak bir zekâya sahiptir. Jerry, Tom ile mücadelesinde genellikle galip gelirken, Tom ise çoğu zaman mağlubiyetten kurtulamaz. Buna rağmen yılmadan usanmadan Jerry'yi yakalama planlarına devam eder. Tom ya da Jerry filmlerde fazla konuşturulmamıştır . Ancak Tom bazı serilerde dişi kedilere şarkı söyleyebilmiştir. Tom'un şarkı söylerken aksanı ünlü Fransız oyuncu Charles Boyer'e benzetilmiştir.
Tom, Mavi Rus kedisi cinsi, sevilen ve
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME
Çocuğun yediklerinin yeterli olduğunu anlamak için en iyi rehber, çocuğun büyümesinin izlenmesidir.
Hasta olmayan büyümesi iyi olan bir çocuk yeterli ve dengeli besleniyordur.
Bu dönemde çocuk her üç ayda tartılır ve boyu ölçülür. Çocuk uygun şekilde kilo alıyor, boyuda uzuyorsa yedikleri yetiyordur.
Zihinsel gelişme ise insan beyni anne karnında ve doğumdan sonra hızla büyüyüp gelişerek 3 yaş sonunda büyümesini büyük ölçüde tamamlar.
Ana rahminde ve 3 yaşına kadar olan dönemde yetersiz ve dengesiz beslenme, beyin yapısında kalıcı geriliklere neden olur.
BİR-ÜÇ YAŞ DÖNEMİNDE ÇOCUĞA GEREKLİ BESİNLER NELERDİR?
Bu dönemde çocuğa verilecek besinler dört temel grupta toplanır:
1. Grup: Protein, B vitaminleri, kan yapıcı mineraller bakımından zengin ve enerji de sağlayan besinlerdir.
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru nohut, fasulye mercimek ve bunlardan yapılan besinler bu grupta yer alır.
2. Grup: Kemiklerin gelişimi ve sağlığının sürdürülmesi, sinir ve kasların düzenli çalışması için gerekli kalsiyum, B vitaminleri, A vitamini ile aynı zamanda iyi ve kaliteli protein içeren gıdalardır.
Süt, yoğurt, peynir, çökelek v.b besinler bu grupta yeralır.
3. Grup: Enerji veren ayrıca protein ve B vitaminleri içeren gıdalardır.
Tahıllar ve bunlardan yapılan yiyecekler bu gruba girerler.
ASLAN...
Ben memeliler grubundan, kedi ailesinin ikinci büyük üyesiyim (kaplandan sonra). Antilop, ceylan, impala, yabani manda, zebra ve zürafa gibi hayvanlar başlıca gıda kaynaklarımdır. Türümün erkekleri, dişilerden iridir.
ZÜRAFA...
Merhaba, ben dünyanın en uzun memeli hayvanı, zürafa. Fotoğraflarımızı çok görmüş ve bizi merak ediyor olmalısınız. Kendimizi biraz tanıtayım. 1.8 metrelik uzun bacaklarımız ve yine 1.8 metrelik uzun boyunlarımız sayesinde boyumuz 5.5 metreye ulaşabiliyor. Dişilerimiz ise biraz daha kısa ve yaklaşık 4.3 metre boyundadır. Yani yaşadığınız apartmanların 2. katına kolayca ulaşabiliriz
TUFAN VE KAPLUMBAĞA
Tufan en sevdiği hikayelerden biri olan “Tavşan ile Kaplumbağa”yı okuyordu.Tavşanın durumuna çok gülmüş ve kaplumbağadan “akıllı olmanın” ne kadar önemli olduğunu, akılla bütün fiziksel üstünlüklerin alt edilebileceğini öğrenmişti. Derken, birdenbire kitaptaki kaplumbağa Tufan’a seslendi:
Kaplumbağa: Merhaba Tufan! Bu küçük yaşında bu kadar akıllı olup tavşanla hikayemden ders alman çok güzel.
Tufan: Sen kaç yaşındasın?
Kaplumbağa: Böyle küçük göründüğüme bakma, ben 45 yaşındayım. Kaplumbağalar ortalama 60 yıl yaşarlar. Hatta Testusda isimli bir cins kaplumbağa 189 yaşına kadar yaşayabiliyor.
Tufan: En çok hangi mevsimi seversin?
Kaplumbağa: Hava ısısının hayatımızdaki önemi büyüktür. Çünkü vücut ısımız çevre ısısına göre değişir ve genelde çevre ısısının 0,1-0,2 derece altındadır. Sindirim işlemimiz de ısı arttıkça hızlanır. Herşeyi yaratan Yüce Allah küçük bedenimizi düşünerek bize sıcaklarda kolaylık sağlamak için böyle bir özellik vermiştir. Biz Allah'tan gelecek her nimete muhtacız, O ise hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır.
Tufan: En sevdiğiniz yiyecek nedir?
Kaplumbağa: Sarı renkli "kaplan dişi çiçeğine" bayılırız. Biliyor musun gözlerimizin çok keskin olmasının yanısıra biz özellikle sarı rengi çok iyi algılarız. En sevdiğimiz yiyeceği kolayca bulabiliriz.
Tufan: Kış uykusuna yatar mısınız peki?
Kaplumbağa: Evet, Ekim ayından itibaren havalar soğudukça ve yiyecekler azaldıkça bizim de bedensel aktivitelerimiz azalır, kendimizi korumak için uyku haline geçeriz. Kalp atışlarımız ve solunumumuz da yavaşlar. Ekim’le Mart arası kış uykusuyla geçer. Allah bizi bu şekilde yarattığı için kışın uyanık kalarak yemek yiyemeyip, ölmekten kurtuluyoruz. Oysa Allah en uygun zamanda bizi uyutarak neslimizi korumuştur.
Tufan: Sen karada yaşıyorsun, bir de suda yaşayanlarınız var galiba. Bana onlar hakkında da bilgi verir misin?
Kaplumbağa: Haklısın Tufan’cığım. Kara, tatlı su ve deniz kaplumbağası olmak üzere farklı çeşitlerimiz var. Ben karada yaşarım, daha çok tarlaları, yumuşak toprakları, üzüm bağlarını severim. Tatlı su kaplumbağaları yani akvaryumda besledikleriniz, onlar gölleri, dere kıyılarını severler. Deniz kaplumbağaları ise sıcak denizlerde yaşar ve yumurtlama zamanı yer değiştirirler. Sana Caretta isimli deniz kaplumbağalarıyla ilgili ilginç bir bilgi vereyim:
Carettalar yumurtalarını bırakmak için sıcak deniz sahillerine giderler. Yumurtadan çıkan yavrular Allah’ın ilham etmesiyle denizden yansıyan ışığa doğru hareket ederek, yaşayacakları ortama yani denize yönelirler. Bu küçük yavrular daha doğar doğmaz yaşayacakları en uygun ortamın deniz olduğunu nasıl bilsinler ki? işte bu şüphesiz Yüce Rabbimiz’in ilham etmesiyledir.
Tufan: Haklısın, düşünerek yaşayan her insan için yeryüzü Allah’ın ayetleriyle dolu. Senin, diğer tüm hayvanların, benim, ağaçların... Herşeyin O’nun tecellisi olduğunu hiç unutmadan yaşamalıyız. Bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Hoşçakal.
Kaplumbağa: Hoşçakal akıllı çocuk!
Anneler ikiye ayrılır...
- Soğuk havada, karda kışta, ne pahasına olursa olsun çocuğu dışarı çıkaranlar
- Çıkarmayanlar
İkinci grup da kendi içinde ikiye ayrılır:
- Çocuk soğukta üşütüp hasta olmasın diye çıkarmayanlar
- Çocuğu kat kat giydirmeye üşendiği için çıkarmayanlar...
BU KİM OYUNU...
Çocuklar, Yarım Halka Biçiminde ( Yere Ta Da İskemleye ) Otururlar.
Öğretmen Sorar :
“-Ben Kara Gözlü, Kıvırcık Saçlı Bir Kız Görüyorum; Kim Bu ?”
Çocuklar, Öğretmenin Bakmakta Olduğu Çocuğa Bakarak, Sorduğu Kızın Kim Olduğunu Bulurlar, Adını Söylerler.
Aynı Oyun, Çocukların Aşağıda Gösterilen Başka Özellikleri Sorularak Da Oynanır :
a) Göz Renkleri Ve Biçimleri ( Mavi, Kahverengi, Yeşil, Kara, Ela, İri, Küçük…Vb )
b) Yüz Biçimleri ( Yuvarlak, Uzun…Vb )
c) Saç Rengi Ve Biçimi ( Kara, Sarı, Kahverengi, Kıvırcık, Düz, Dalgalı ; Uzun, Kısa…Vb )
Bu Tür Oyunlar, Usandırmamak Koşuluyla, Arkadaşlarının Çeşitli Özelliklerini ( Ve Bu Arada Renkleri ) Çocuklar Öğreninceye Kadar Sürdürülür.
EĞLENCELİ BİLMECELER:)
Kral tacına ne demiş? (Başımın üstünde yerin var )
Hangi maymunlar ağaca çıkmaz? (Yükseklik korkusu olanlar)
Geceleri fener gündüzleri söner) (Yıldız)
Çok hızlı giden bir tırı kim durdurabilir? (trafik polisi)
Saatler niçin tehlikelidir? (içinde akrebi olduğu için)
Duvara çarpan arabaya ne olur? (Durur)
Kurbağalar niçin mayo giymez? (zıplayınca mayoları düşmesin diye)
10 tilki,8 kedi,20 tavuk ne yapar? (Gürültü)
Bozulduğu halde tamir edilemeyen şey nedir? (Hava)
Hangi macun çok yenir? (Lahmacun)
Hangi maymunlar ağaca çıkmaz? (Yükseklik korkusu olanlar)
Geceleri fener gündüzleri söner) (Yıldız)
Çok hızlı giden bir tırı kim durdurabilir? (trafik polisi)
Saatler niçin tehlikelidir? (içinde akrebi olduğu için)
Duvara çarpan arabaya ne olur? (Durur)
Kurbağalar niçin mayo giymez? (zıplayınca mayoları düşmesin diye)
10 tilki,8 kedi,20 tavuk ne yapar? (Gürültü)
Bozulduğu halde tamir edilemeyen şey nedir? (Hava)
Hangi macun çok yenir? (Lahmacun)
İYİ KALPLİ PERİ KIZI MASALI...
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir kasabada peri kızı yaşarmış.Yanakları al al, altın kalpli bir kızmış.Hiç bir kimseye bir kötülüğü dokunmazmış.
Sarı saçlarıyla mavi gözleriyle herkesi büyülermiş.Kasabada yaşlılarla tek tek ilgilenirmiş.
Onların ne ihtiyacı varsa hepsini yaparmış.Çevredeki tüm çocukları etrafına toplayıp masal okurmuş.Anlayacağınız çok iyi bir kızmış.Günlerden bir gün kasabaya bir aile taşınmış.
Bir tane küçük ama şirin bir kızları varmış.Kucuk kiz dışarı çıktığında etrafına bir sürü
çocuk toplanmış. Hepsi teker teker <<Hoşgeldin<< demişler küçük kıza.Peri kızı bu kalaba-
lığı görünce yanlarına gitmiş.”Niçin hepiniz buraya toplandınız ? ” diye sormuş.Çocuklar kızı
işaret etmişler.Peri kızı’ ‘Haydi bakalım masal zamanı” deyince herkes peri kızınin yamacına toplanmış.Peri kızı yine ”İşte bu ağacın gölgesinde demiş.”Herkes ağacın gölgesine gitmiş. Ama sadece yeni gelen kız kalmış.Peri kızı da oraya doğru giderken kız ”Peri kıziiı!”diye bağarmış.Peri kız ”Efendim küçük kız” demiş.Kız peri kıza doğru yaklaşmış.”Peri kız peri kız neden bize masal okuyorsun?” diye sormuş. Peri kız da ”Size masal okumak içimden geliyor” demiş.Kız hemen ağacın gölgesine gitmiş.Çocuklara masal okurken bir nine yanlarına gelmiş.”Kaç gündür susuzum bir damla su ile biraz ekmek verir misiniz?” diye sormuş.Kız hemen bir koşuda herşeyi hazır etmiş,nineyevermiş.Nine ”Teşekkür ederim kızım” demiş, yola koyulmuş.Meğer nine bir delikanlı imiş.
Neyse günlerden bir gün kasabaya bir genç delikanlı gelmiş.O da bütün kasabalılar gibi kızin büyusune kapilmis.Kız da delikanlıya gülümsüyormuş.Delikanlı ile kız bu arada tanışmışlar.Peri kızın yardım ettiği nine işte bu delikanlıymış.Peri kizi ile bu delikanli evlenmisler, 40 gün 40 gece düğün yapmislar.
PARMAKLAR OYUNU...
Başparmağım başparmağım nerdesin
Buradayım
Nasılsın efendim
Teşekkür ederim
Parmak kaç parmak kaç
İşaret parmağım işaret parmağım nerdesin
Buradayım
Nasılsın efendim
Teşekkür ederim
Parmak kaç parmak kaç
Orta parmağım orta parmağım nerdesin
Buradayım
Nasılsın efendim
Teşekkür ederim
Parmak kaç parmak kaç
Yüzük parmak kaç
Doğum korkusu paylaştıkça azalır...!
Hepimiz çocukluğumuzdan beri korkutularak büyüdük doğum konusunda. “Allah bir avazda kurtarsın”dendiğini duyduk. Türk filmlerinde kadınların çığlık çığlığa bağırdığını, filmdeki dram seviyesine göreannelerin doğumda öldüklerini gördük. Anneannelerimizin, annelerimizin nasıl da tek başlarına odaya kapatıldıklarını, yattıkları yerden sancı çektiklerini, doktorlardan, hemşirelerden nasıl azar işittiklerini dinledik. Biz korkmayalım da kim korksun?
Ancak korkunun nasıl ecele faydası yoksa doğuma da faydası yok. O bebek içeride sonsuza dek kalmayacak; bir şekilde çıkacak. Ama öyle, ama böyle…
Ancak korkunun nasıl ecele faydası yoksa doğuma da faydası yok. O bebek içeride sonsuza dek kalmayacak; bir şekilde çıkacak. Ama öyle, ama böyle…
ELMA BASKILI ELMA AGACI...
Mevsim kış..Elmalar kırmızı,insanın canı çekmiyor değil.... Bozulmaya yüz tutmuş elmalarımız var ,yiyemiyoruz ne yapalım diyorsanız güzel bir fikir,oldukça gerçekçi duruyor.
YUMURTA KALIPLARI İLE RESİM...
Yumurta kabukları temizlenip kurutuluyor.Kuruduktan sonra boyanıp kırılarak yapıştırılıyor.İnce motor becerilerini destekleyen güzel bir çalışma.Küçük yaş grupları için basit şekiller, büyük yaş grupları için ise daha karmaşık şekiller kullanılabilir.
7 Ocak 2012 Cumartesi
GDO’lu gıdalar yakında sofralarımızda !!!
Artık soframızdaki gıdanın nereden geldiğini bilemediğimiz, çocuklarımızın ne yediğinden emin olamayacağımız bir dönem başlıyor. GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta, peynir gibi ürünlerin üzerinde GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edildiğine dair en ufak bir etiketleme zorunluluğu olmadığı için bu deneyin parçası olduğumuzdan haberdar bile olamayacağız.
…
GDO’lara Türkiye’nin kapılarını ardına kadar açan politikalar, sofralarımızı gıda amaçlı GDO’lar ve yemler yoluyla tehlikeli bir deneyin parçası haline getirecektir. Bu karar, sırada bekleyen 42 adet GDO çeşidinin ülkemize girmesinin de yolunu yapmayı amaçlıyor.
…
GDO’lara Türkiye’nin kapılarını ardına kadar açan politikalar, sofralarımızı gıda amaçlı GDO’lar ve yemler yoluyla tehlikeli bir deneyin parçası haline getirecektir. Bu karar, sırada bekleyen 42 adet GDO çeşidinin ülkemize girmesinin de yolunu yapmayı amaçlıyor.
KADININ YERİ...NERESİ??
Kadının yeri, evi mi? İşi mi?
“Çocuk da yaparım, kariyer de” söylemi zorlama mı?
Annelerin çok büyük bir çoğunluğu çalışma hayatını ya bırakıyor, ya da ara veriyor.
Öyle bolluk içinde yaşamasalar da, GEÇİNEBİLECEK durumda olmalarını yeterli bularak çocuklarına ve evlerine daha çok vakit ayırmak istediklerine karar veriyorlar.
Kimi bir süre sonra kaldığı yerden devam etmeye çalışıyor. Ama tabii ki bıraktığı yerden daha geriden başlamayı göze alarak.
Kimi, elde avuçta birikmiş parasıyla kendi işini kurmaya çalışıyor.
Maddi olarak rahat olmasa da, standardını düşürmeyi ve hatta sıkıntıya bile girmeyi göze alarak çalışmaya ara veren de çok anne var.
.“Girişimci anneler” bu yüzden çoğalmadı mı? Kadınlar, yüksek tempolu çalışma hayatıyla aile hayatını birlikte götüremeyeceklerini fark edince, ama birikimlerini kullanarak, ama kemerleri sıkarak kendi patronları olacakları, dolayısıyla da çalışma koşullarını kendilerinin belirleyecekleri işler yaratıyorlar.
Böyle bir tercih şansı olmayan kadınlar çoğunlukta. Birçok anne maddi zorunluluktan çalışıyor. Ancak, sanki imkânı olsa çok daha fazla kadın çocuk sahibi olduktan sonra iş hayatını bırakacakmış, ya da en azından kariyerinin tırmanışını yavaşlatmayı göze alarak çalışma hayatında değişikliklere gidecekmiş gibi...
E, o zaman “Çocuk da yaparım, kariyer de” söylemi içi boş bir balon mu?
Çocuk Terbiyesinde Doğru Bilinen Yalnışlar
Ne zaman ki biz, bizi kaybettik, çocuklarımızı da kaybettik… Bizim zamanımızda çocuk suçları olarak okul koridorlarında koşmak, istiklal marşı okunurken düzgün durmamak, el kaldırmadan öğretmenle konuşmak geliyordu. Ya da bayramda, bayram namazına geç kalmak, şeker toplarken birkaç şekere birden el uzatmak, arabaların arkasından koşmak, çocuk suçları olarak konuşuluyordu. Ne oldu bize ki artık çocuk suçları olarak annesini kesmek, babasını silahla tehdit etmek, sokakta araba yakmak, öğretmenini köşe başında şişlemek, güvenlik kamerasına el sallayarak hırsızlık yapmak kayıtlara geçer oldu? O çocuklar mı başkaydı, bu çocuklar mı başka? O anne babalar mı başkaydı, bu anne babalar mı başka? O günkü terbiye metotları mı başkaydı, bugünkü terbiye metotları mı başka? Biz nerede hata yapıyoruz? Yapıyoruz ki yanı başımızda büyüyen o masum yüzlü sevimli çocuklar, bir süre sonra dünyamızı zehir edecek hale geliyorlar. İşte bu kitapta, bu soruların cevaplarını bulabilmek için bir mum yakılıyor. Çocuk terbiyesinde doğru zannedilen yanlışlarla yüzleşiliyor. Belki de herkes kendisi ile yüzleşiyor… Çünkü kendimizi kaybettiğimiz yerde, çocuklarımızı da kaybettik, biliyoruz…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)